5 Temmuz 2014 Cumartesi

Haphazard Portraits // Rastgele Portreler


n˚9 Begehungen // In der Zwischenzeit // In Between

Transient moments captured in sketches on everyday rides in citylife... This project composes 24 drawings made on buses, trams or trains. Shown juxtaposed -as if they were photograms from a movie- they present a discontinuity implying shallow associations of the daily life in the meantime, where meantime became the life itself...

Chemnitz, Deutschland // 2012


12 Ekim 2011 Çarşamba

Close-Up Exhibition // Yakın Çekim Sergisi


Resme Dair
Bugün resim yapmak, direnmek demek; kaybetmeyi baştan göze alarak... Giderek hızlanan zamanın, dayatılan yaşam biçimlerinin, bireyi eriten kalabalığın içinde, tüm bunların uzağında durabilmek demek. Hastalıklı bir evrensellik ile kaybedilmiş bir yerelliğin köksüzlüğü arasında kalmak ve fakat kendine dair bir şeyin arayışında ısrar etmek demek. Kendine sahip çıkmak demek ve sahip olur olmaz da ondan kurtulmak... 
Bugün resim yapmak, delice bir uğraş içinde, zamanın dışına çıkmak, zamanda yolculuk yapmak demek. Anlamaya çalışmak demek; tüm yaşam enerjisini fırça vuruşlarına aktaran Van Gogh’u, gerçeği renklerin uçuculuğu içinde sezdiren Velazquez’i, fırtınanın resmini değil fırtınanın içinde olmayı resmeden Turner’ı, çivisi çıkmış dünyanın alegorisini sahneleyen Beckmann’ı, çağının ruhsal bunalımını yansıtan Bacon'ı... Sonra tüm bu esinleri kendi içinde eritebilmek ya da Balzac’ın Bilinmeyen Şaheser’indeki ressam Frenhofer gibi yitip gitmek demek.
Bugün resim yapmak, görüntüler yığını içinde şaşkına dönmüş bir halde, resmin olanakları üzerinde yeniden düşünmek demek. Kışkırtmalara kanmamak demek. Kışkırtmanın kendisi demek. Boyalarla yalan söylemek ve söylerken de bir gerçeklik kurmak demek. Yakın-çekim sergisinde yer alan resimler de gerçeklikle kurgunun içiçe geçtiği bir dünyanın yansımalarını sunarlar. İnsan yüzünün psikolojik ifadesine vurgu yaparlar ve sinemadan gelen yakın-plan aracılığı ile bir yüzü keşfetmeye çalışırlar. Zamanın sürekli akıp gittiği duygusu uyandıran bir form anlayışı ile beyazperdenin kadrajı içinde betimlenen bu portreler, kimi zaman da tanıdık yüzlere dönüşüverirler. 
Özlem Akgündüz, Ekim 2011

Beyoğlu Tünel Sanat Galerisi, İstanbul // Beyoğlu Tünel Art Gallery, Istanbul // 2011
On Painting
Painting today is to resist, regardless of the prospect of loosing. It is struggling against time passing faster than ever, or staying away from the blockade of impositions and the masses devoid of depth. It is being stuck in the midst of a troubled universality and a missing locality, and then it is insisting on anything belonging to us. It is searching for ourselves, and getting rid of it as soon as we get.
Painting today is to be carried away in pursuit of a wildly time consuming engagement. It is staying out of time or going back in time and trying to understand Van Gogh who transferred all his energy through his brushstrokes, Velazquez who implied the reality with volatile colours, Turner who painted not the storm but being in the storm, Beckmann who recreated the allegory of times out of joint, Bacon who admirably expressed the depression of mankind today… Thereafter, painting is embracing all of the affects, or fading away like Frenhofer of Balzac in his Unknown Masterpiece.
Painting today is dwelling the possibilities of painting itself, under the confusion of the bulk of images. It is a way of counteracting to yield or rejecting any provocation. It is a provocation itself. It is to lie with tint, and to build a reality out of the lies coincidently. The Close-Up Exhibition is a reflection of a world merging reality and fiction with each other. Coming from cinematic close-up, they try to explore faces and focus on the psychology of human being. Beneath the framing of the widescreen, the idea of constantly flowing time stays in the centre of painterly forms. Sometimes these portraits transform themselves into people from real life.
Özlem Akgündüz, October 2011